Tuesday, December 9, 2008

la petite mort (Marina I)

.
.
.
.
Yalnizliklarinda soluklanan asiklar yaratmis olmali dünyayi, öylesine hüzünlü ve güzel bu gece. Romantik oldugu söylenen mekanlardan yakamozlu olanini sectim kendime. Kücük limanin ölü balik ve mazot kokusu burnumda. Kulagimin kenarinda yarasalarin kanat cirpislari. Anlik bir titresim isler tenime, dalgalarini bedenime yayarak. Yasamak ölmek olsun, ben burayi seviyorum. Saydam gözlerimde, derimin altinda gizlenen ac sirtlanin bakisi beliriyor. Belki sandigimdan daha da ölüyüm, belki sadece ruhum degil denize karisan. Parmak uclarimla siyah suyun yüzeyini yariyorum. Böylesine iz birakmadan sürüyor olmali hayatim, böyle gecersiz ve hükümsüz.
Ucsuz bucaksiz görünen herseyi sevdigimi farkettim. Denizi, gökyüzünü, ardi arkasi gelmeyen herseyi, dolayisiyla ölümü. Sonsuzluk öylesine güzel birsey olmali. Her gün bin defa ölebilirim. Seninle. Ensende gezdirirken yumusak parmaklarimi, hissediyormusun zaman zaman pencelerimi? Öylesine seviyorum seni, hayat gibi, ölüm gibi. Öldürüp ikimizi, seninle sonsuzluga kavusmak kadar seviyorum.
Tenimde nefesin olsa gerek beni baglayan, bakisindaki isilti, kiyamiyorum geciciligimize.
Öylesine güzel seninle bin defa ölmek. Kaynagindan cogalirken gürül gürül, sesin var kulagimda. Uyku bulmaksizin sevisiyorum odamdaki hayaletlerle, daglarimdan seller cekildi.
Herbirimiz yalniziz yine, her zaman olmus oldugumuz gibi.


Marina'n
.
.
.
.