Tuesday, December 15, 2009

neyse...

.
.
.
Günün birinde basina gelecekleri bilmeksizin herhangi bir icgüdüsünü takip ederek tarlalar arasi yolculugunda bir otobanda hayati son bulmus, üzerinden sürekli gecmeye devam eden araba lastikleri sayesinde asfaltla bir olmus ve yillar gectikce silinen yol isaretleri tazelenirken sirtina biraz gecikmis olan beyaz kefeni giydirilen bir sicanin ne mutlu ki artik hissedemedigi - zira ölü - gibi hissediyorum.
Nerden mi biliyorum bu durumda bir sicanin nasil hissedemedigini?
Eh anasinin yaptigi yemege „Bok gibi tadi var,“ diyen simarik cocugun bokun tadini nerden biliyorsa iste.

Zavalli sican ve ben, güzel bir sehrin güzel bir sokaginda insanlarin güzel ayakkabilarla gectikleri güzel yere ellerimizi bastirarak ölümsüzlesmek varken, herhangi bir otobanin bir kac santi metre karesine iki boyutlu bir ani olarak yerlestik. Gerci güzel ayakkabilarin altina da bok bulasabilir ya, neyse… Sicanin sansi ölü olmasi. Benim sanssizligim ise soguk bir havada sicak bir odada bulundugum bir halde olarak sicanin ölüyken hissedemedigi hisleri hissediyor olmam. Birazdan üstelik kendime bir kahve yapma imkanim da olacak. Sican kahveden anlar mi o ayri ama kahve iyidir. Bense bok gibi hissediyorum.
Nerden mi biliyorum bokun kendini nasil hissettigini?
Bunu bilmeye gerek yok. Görüntü, koku ve bu iki unsur sayesinde dünya capinda sehir iclerinde edindigi statüye bakmak yeterli. Sehir disinda bir bok olsaydim, gübre olabilirdim belki ama gübre olarak kullanilan bir bok olmak icin de asla kanalizasyonlarda kaybolan insan boku olmamam gerekir. En iyisi isal olmus kücük bir cocugun agaclarla cevrili bir karayolunda yolculuk esnasinda cirlayarak babasinin arabayi kenara cekmesini saglayip bir Akcaagacin dibine saliverdigi diskisi olmak.

Akcaagaclarini cok severim, onlara on gramlik bir faydam dokunsa ne mutlu bana. Belki bu sekilde bir yaprak daha verirdi agac. Bir yaprak demeyin, bir yaprak bir yapraktir ve saglikli bir agac günde ortalama 20 kisiye yetecek miktarda oksijen üretiyor. Bu üretime bir katkida bulunmak fena olmazdi degil mi, yanlis hatirlamiyorsam canlilarin hayatta kalmak icin oksijene ihtiyaclari var. Gerci, asfaltla bir olunabilen bir dünya, hayatta kalmak icin dogru yer mi o da ayri konu. Saka saka. Derdim tabii ki asfalt degil. Hersey cok güzel (olacak).

.
.
.

No comments: